Tarım ile bilim buluşabilirse…
Türkiye, savunma sanayiini bilimle buluşturdu, ortaya 5 milyar dolarlık ihracat ve daha önemlisi, silah ithalatı için ödenmeyen on milyarlarca dolar para ülkede kaldı, Türkiye’ye silah ambargosu uygulayan, siyasi şartlar ileri süren ülkelerin ağız kokusundan kurtulduk.
Şimdi yapmamız gereken şey, tarım sektörüyle bilimi buluşturmak.
Seçim günü slogan olsun diye yazdığım bir cümle değil bu.
Bu sene çok konuştuğumuz zeytinden örneklerle açıklayayım iddiamı:
***
Türkiye’de 200 milyon kadar zeytin ağacımız var.
Bu yetmez daha fazla ağacımız olsun diye düşünsek ve bugün harekete geçsek en erken 5 yılda sonuç alabileceğiz.
Oysa bilim vasıtasıyla ağaç başı verime odaklansak ortaya bambaşka bir manzara çıkacak.
İspanya farklı bir ağaç kullandığı için onları örnek alamayacağım ama Yunanistan’ın ağaç başı verimi bizim neredeyse iki katımız.
Türkiye’de en fazla zeytin hasadının yapıldığı yer niye Akhisar biliyor musunuz?
Akhisar zeytinciliğe geç başladı, daha önce tütün üretiyordu, bu sayede zeytinliklerinde doğru dikim yaptılar.
Ege’nin birçok yerinde zeytin ağaçlarımız 80 yaşın üzerinde, oysa yapmamız gereken bu zeytinlikleri planlı olarak gençleştirmek.
Bilim sadece buralarda işe yaramaz.
Zeytin ağacında budama, bordo bulamacı, gübreleme ve hatta sulama çok önemlidir.
Toprak ve yaprak analizi yaptırmadan gübreleme olmamalı.
Budamayı mutlaka bilenler yapmalı. Fazla su, susuzluk kadar zararlıdır zeytin ağaçları için.
Bilim işin içine girse bunların doğrularını yapacağız ama biz de Facebook gruplarında hangi gübreyi, hangi ilacı atacağını soran çiftçiler var.
Her zeytin bahçesinin ihtiyaçları farklıdır oysa, bu ihtiyacı belirlemek için de toprak ve yaprak analizi gerekir.
***
Avustralya, süt besiciliğinde soya derdinden kendi ırkını ıslah ederek kurtuldu.
Türkiye’nin kendisine en az yeten tarım ürünü soya, tüketimin yüzde 95’ini ithalatla karşılıyoruz.
Çok şikayet ettiğimiz et fiyatları meselesi var ya;
Bizim meralarımız büyükbaş hayvancılığa uygun değil, küçükbaş hayvandaysa koyun eti kokusu problemi var.
Bilim tam da bu noktada devreye girmeli. Ukrayna’dan ithal ettiğimiz eti kokusuz koyun ırkını ıslah etmek ve üretimini çoğaltmak bu kadar zor olmamalı.
Dut ağaçlarınız yoksa ipek böceği üretmek kârlı bir yatırım değil, suyunuz yoksa buğday yetiştiremezsiniz, dönümde doğru gübre kullanmak, aynı büyüklükteki araziden, aynı miktar tohumla daha fazla verim almak demektir.
Tarım ve bilim birleştiğinde geleceğiniz yer, çok yıllık bitkileri yamaçlara, tek yılllık bitkileri düz taban arazilere dikmek olur.
Bizim memlekette oralara bile gelmemize çok var daha…
***
Tarım bilimle buluşursa, büyük şehirlerden tersine göç başlar, depremde büyük can kayıpları riski azalır, trafik rahatlar.
Hollanda tarımı bilimle buluşturduğu için dünyanın en büyük 2. tarım ihracatçısı.
Sadece tohum satmıyor Hollanda, çiftlik sistemleri, tarım makineleri de satıyor.
ABD tarım üretimini su kaynaklarının durumuna göre şekillendiriyor, Kaliforniya, yeraltı suları azaldığı için binlerce badem ağacını söküyor mesela.
Türkiye’nin hem ekonomik hem de sosyal sorunlarını çözmede tarım sektörü en önemli silahımız.
Bu silahı ateşlemek için bilimin mutlaka sektöre katkı sunması gerekiyor.