Türkiye’nin ekrandaki renkli dünyasında yaz ayları, izleyiciler için yeni dizilerin başlangıcı olurken, bu yıl sektörde farklı bir tablo çiziliyor. Son gelen haberlere göre, birçok yapım şirketi artan maliyetler nedeniyle yazlık dizi projelerinden vazgeçme kararı aldı.
Bu karar, sektörün geleceğini belirsizliğe sürüklüyor. Artan prodüksiyon maliyetleri, oyuncu ücretlerindeki yükseliş ve reklam gelirlerinin artış hızının gerisinde kalmasıyla birlikte dizi piyasasında bir dönüşüm yaşanıyor.
Peki, bu durum sektörde nasıl bir etki yaratacak? Senaristler, yapımcılar ve oyuncular bu gelişmeye nasıl bakıyor?
Senarist Yelda Eroğlu, yapımcı Yamaç Okur, Ay Yapım Drama Direktörü Erdi Işık, senarist Gül Abus Semerci, oyuncu Anıl Çelik ve İdari yapımcı Arzu Eğmir ile yaz dizilerinin çekilmemesinin nelere yol açabileceğini konuştuk.
‘EN AZ BEŞ SENARYO VE BEŞ ÇEKİM EKİBİ SAYISINCA İNSAN İŞSİZ KALACAK’
‘Genco’, ‘Hayaller ve Hayatlar’, ‘Ada Masalı’ ve ‘Kırgın Çiçekler’ gibi dizilerin senaristi Yelda Eroğlu, bu yaz kamera çalışmamasının nelere yol açacağı hakkında, “Önceki yıllarda yaz aylarında ortalama beş dizinin yayına girdiğini düşünürsek bu yaz en az beş senaryo ve beş de çekim ekibi sayısınca insan işsiz kalacak demektir. Burası çok net. Bir de yazları genelde daha neşeli, havai, dram dozu daha düşük diziler yayına sokulur. Bu janrdaki dizilerin sonbahar kış sezonunda reyting alması daha zor. Kanallar bu zorluğu göze alıp bu janrdaki işleri sonbahar kış sezonuna taşır mı bilemiyorum. Taşımazlarsa bu yıl havai, neşeli diziler olmayacak ve bu janrda yazmayı seven, kendini bu janrda daha iyi hisseden senaristler gelecek yaza kadar ya işsiz kalmayı ya da kendilerini daha uzak hissettikleri dizileri yazmayı göze alacaklar gibi görünüyor” dedi.
Yazın dizi çekilmemesinin sektörde ne gibi eksileri-artıları olacağına dair de yorum yapan Eroğlu, “Sektörden kasıt kanallarsa onlar yeni dizi yayınlamamanın daha karlı olacağını düşündükleri için bu kararı almıştır zaten. Onlar artıda. Ama sektörün yazan oynayan çeken kesimi için hiçbir artı yönü yok. Komple eksi” diye konuştu.
‘VAROLAN İŞSİZLİK ORANI ARTACAK’
Eroğlu, “Yaz dizilerinde çalışabilecek olan bütün senaryo ve çekim ekipleri de geçimlerini sonbahar kış sezonundaki dizilere bağlayacaklar mecburen. Ama ana sezonda da dizi yayınlanacak günler ve kanallar sınırlı olduğu için zaten varolan işsizlik oranı artacak sektörde” ifadesini kullandı.
Yapımcı Yamaç Okur, “Televizyonlarda yayınlanan Türk dizileri açısından hareketli bir sezonu geride bırakmak üzereyiz. Sezon içerisinde 53 dizi yayınlanmış. Bunlardan en fazla 15’i gelecek sezona kendisini atabilecek gibi duruyor. Sezonda yayınlanan toplam dizi sayısı son beş yılda hemen hemen aynı. Yaz aylarını dışarıda bırakacak olursak 2018-2019 sezonunda 53 dizi, 2019-2020 sezonunda 48 dizi, 2020-2021 sezonunda 56 dizi, 2021-2022 sezonunda 54 dizi ve 2022-2023 sezonunda 57 dizi yayınlanmış. Gelecek sezon da (2024-2025) dizi sayısının yine 50 civarında olacağını öngörebiliriz” dedi.
‘İYİ YAZ PROJELERİNİN YURT DIŞI SATIŞ POTANSİYELİ ORTADA’
Sektörün bu yazki durgunluğunu sadece Avrupa Futbol Şampiyonası’na bağlamanın doğru olmayacağını belirten Yamaç Okur, şu ifadeleri kullandı:
“Genelde bu aylarda yazın yayınlanacak dizilerin haberlerini sıklıkla duyardık. Bu yıl özellikle 14 Haziran-14 Temmuz arasında gerçekleştirilecek Avrupa Futbol Şampiyonası ve artan prodüksiyon maliyetleri nedeniyle kanallar yazlık dizilere uzak duruyor gibi gözüküyor. 2023 ve 2022 yaz aylarında 14’er dizi, 2021 yazında 7 dizi, 2020 yazında 9 dizi, 2019 yazında 8 dizi yayınlanmıştı. Dolayısıyla bu yazki suskunluğu sadece Avrupa Futbol Şampiyonası’na bağlamak doğru olmayabilir. Genel olarak epey rekabetçi geçen sezonun ardından yapım şirketlerinin yaz projeleriyle ilgili olarak yorgunluğunu, ülkemizde son yıllardaki mevcut yüksek enflasyonist durum nedeniyle fiyat politikalarındaki belirsizlik ve bunun prodüksiyonlara yüksek bölüm başı ücretleri nedeniyle yansıması kanalların yaz dizilerine olan iştahını azaltmış olabilir. Oysa doğru proje tasarımı yapıldığında iyi yaz projelerinin yurt dışı satış potansiyeli ortada. Bu boşluğu dolduracak Ağustos ayında yayına başlayabilecek birkaç yaz dizisi kendisini sezona da atabilir.”
‘SEZONDAKİ DİZİ SAYISINDA BİR AZALMA BEKLEMİYORUM’
Sezonda dizi sayılarında bir azalma beklemediğini ifade eden Ay Yapım Drama Direktörü Erdi Işık ise, “Biz bu yaz dizi yapmayacağız; sezonda ise yeni dizilerimiz olacak. Sezondaki toplam dizi sayısında ise azalma beklemiyorum. Yaz dizilerinin olmaması başka bir durum; önceden yaz dizilerinin maliyeti sezon dizilerine göre çok daha uygundu, bu sebeple tercih edilebiliyordu ama artık yaz dizisinin de bütçe olarak sezon dizisinden bir farkı yok. Haliyle yazın ttv (toplam seyircinin) oranlarının düşük olmasından dolayı, reyting ve reklam gelirlerinin de düşük olacağını, bunun da dizi maliyetini karşılamayacağını söyleyebiliriz. Ayrıca bunun dışında bir ay sürecek olan Avrupa Şampiyonası’nın da yayınlanabilecek herhangi bir diziyi etkileyeceği de aşikar” diye konuştu.
‘YURT DIŞINDA REYTİNGİ DÜŞÜK OLAN DİZİYİ ALMIYORLAR’
‘Kardeşlerim, ‘Kaderimin Oyunu’, ‘Safir’ gibi dizilerin senaristliğini yapan Gül Abus Semerci de şu ifadeleri kullandı:
“19 yıldır sektördeyim. Bir dizi, yurt dışına satılabilmesi için bugün en az 26 bölüm olmak zorunda. Yurt dışına satılırken 3’e bölünüyor her bölümümüz. Mesela ‘Kardeşlerim’in 130. bölümünü yazıyorum ben, çarpı 3 diyeyim buna. Bu kadar bölüm satılıyor anlamına geliyor. Bu anlamda bu şanslı dizilerden biri ‘Kardeşlerim’. Bir yapımcı ve kanal, bir diziyi en az yirmi altı bölüm yürütmeli ki yurt dışı alabilsin. Neden yurt dışını önemle söylüyorum? Çünkü bir dizi yayınlanırken beş reklam kuşağı alıyor. Bu beş reklam kuşağında eğer reytingi yüksekse o dizinin daha çok gelir elde ediyor kanal. Ama düşükse gelir elde etmiyor. Bu anlamda yurt dışı satışının olması lazım. Fakat yurt dışında da reytingi düşük olan diziyi almıyorlar. Yani ‘sizde seyredilmediyse bizde neden seyredilsin?’ diyorlar.”
Seneye işsizlik olacağını belirten Gül Abus Semerci, “Bizim bütçelerimiz enflasyonun altında kaldı bir defa. Bir projenin yüzde 50’sini oluşturan set işçileri, yönetmeni, oyuncusu, teknikeri, şoförüne kadar, tabii ki paralarının artmasını istediler. Hatta sendika da yüzde 50 oranında artmasını istedi. Fakat yüzde 50 oranında zam yapamadı yapım şirketleri çünkü bir yandan da kiraladıkları ev, karavan ve malzemeler de pahalandı. Yüzde 30 civarında zam yapan oldu sanıyorum ama o kadar. Böyle giderse seneye işsizlik olacak. Bir günde 4-5 tane dizi yayınlanıyordur galiba. Onlar azalacak” dedi.
‘GEÇEN YIL, SEZON BOYU SÜREN BİR İŞ OLMADI’
Yaz işlerinin maliyeti yüksek olduğu için yapılamayacağını belirten Gül Abus Semerci, “Yaz işlerinin hiç şansı yok çünkü yaz reytingleri daima düşüktür. Düşük olunca da kanal bir gelir elde etmiyor. O zaman diyor ki ‘Maliyetleri zaten yüksek, bunu neden yapayım?’ Sezona da taşan ve uzun süre devam eden yaz işleri ancak gelir kazandırıyor. Bu da çok ender. Mesela geçen yıl bu olmadı. Geçen yıl sezon boyu süren bir iş olmadı” dedi.
Abus Semerci sözlerine şöyle devam etti:
“Biraz zor günler bekliyor. Dizilerde reyting alması esas kıstasımız oluyor. Reyting aldığı zaman bir şekilde iş sürüyor, yurt dışı satışı olabiliyor. Ama bazı işlerde mesela yurt dışı satışı olmuyor. İlginç ki ‘Kızılcık Şerbeti’nin yurt dışı satışı var. Oysa çok yerel, bizi ilgilendiren bir şey ama çok olağanüstü bir entrika döndüğü için artık o şey muhafazakar, seküler, toplumsal meseleden çıkıp başka bir şeye dönüştü. Mesela ‘Masumlar Apartmanı’nın yurt dışı satışının olmadığını duymuştum. Bazı işlerin yurt dışı satışı da hikayesi gereği, reyting almasına rağmen olmuyor. ‘Kardeşlerim’in epey reytingi var. Şanslı gitti, uzun da sürdü. Ama yeni başlayan ve dört bölümde biten çok iş var. Yazık bütün o emeklere. Hem de insanlar bir anda işsiz kalıyor. En korkuncu bu zaten bizim sektörde. Nefis paralar kazanılıyor falan deniliyordu önceden. Artık öyle de değil. Hiçbir zaman düzenli olmuyor ki bir memur gibi. Ömür boyu her ay belli bir para falan almıyoruz. Bir iş bitiyor, bir yıl boşluk oluyor. Projesini satmaya çalışan daha genç senaristler ya da sektöre henüz girmiş senaristler için daha da vahim bir durum var. Projelerini zaten satamama durumları oluyor. Memleketin hali de sektörün hali de pek hiç açıcı değil.”
‘ÇEŞİTLİLİĞİ ARTIRACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM’
Oyuncu Anıl Çelik, “İzleyicinin önünde yeni mecralarla birlikte izleyebileceği birçok farklı içerik oluştu, tek mecrada, izleyenlerin çok fazla seçeneği olmadığı için ya a kanalında ki içeriği ya da b kanalında ki içeriği izlemek zorunda kalıyordu. Fakat günümüzde ana akımda sadece seçtikleri beğendikleri yapımı izleyip diğer benzer ve gerçekçi gelmeyen yapımlara ilgi göstermiyorlar. Bu durum süreçte daha özgün yapımların karşımıza çıkmasına sebep olacaktır diye düşünüyorum, tutan bir içeriğin farklı versiyonlarını yapmaktan vazgeçip özgün olana yönelmek yapımlar ve bizler içinde doğru olacaktır” dedi.
Anıl Çelik sözlerine, “Yaz dizileri için de aynı durum mevcut uzun zamandır devam eden aynı içerik izleyicinin ilgisini artık çekmiyor, sanırım geçtiğimiz yazda başarılı olan bir yapım olmadı bu yüzden. Ekonomik durumda göz önünde bulundurulduğunda bu işlerin tolere edilebilirliği kısıtlandı ve ömürleri uzun olamıyor. Bu dönemde izleyeni iyi analiz edip klişelerin dışına çıkan yapımlar başarılı olacağını, orta vadede bunun çeşitliliği arttıracağını düşünüyorum” diye devam etti.
‘GÜÇLÜ VE BÜYÜK YAPIMCILAR AYAKTA KALABİLECEK’
İdari yapımcı Arzu Eğmir ise bu sene yaz dizilerinin olmamasının en büyük sebebinin Avrupa Kupası olduğunu belirterek, “Bu sene yaz dizilerinin olmamasının en büyük sebebi bir, Avrupa Kupası var. Bir ay sürecek. Bütün herkes Avrupa Kupası’yla yatıp kalkacak. İki, geçen seneki yapılan yazları hiçbiri tutmadı. Maliyetler de şu an arttığı için kimse buna şu an girmedi. Kanallardan bir tanesi yapıyorum dese diğerleri de yapacaktı ama hiç kimse yapmadı” dedi.
Güçlü ve büyük yapımcıların ayakta kalabileceğini aktaran Eğmir, “Benim öngörüm seneye işlerin biraz daha erken başlayacağı yönünde. Yani mesela eylül ortası gibi başlayan işler eylül başı gibi başlayacak. Senaristbir’de ekonomi kriz geldi, sektör ölüyor mu gibi kaygılar içinde. Sektörde şöyle bir durum var. Maliyetler çok arttı, diğer her şeyde olduğu gibi. Her şeyin ücreti iki misli, üç misline çıktı. Kanalların yapımcılara verdiği ücretler ve haliyle kanalın da zarar etmemesi adına yaptığı şeyler maalesef karşılanmıyor. Maliyetlerle, kanalların da maliyetleri birbirini tutmuyor ve o yüzden de ‘Şu an aslında bu biraz bir küçülmeye sebep olacak mı?’ derseniz, bence olacak. Güçlü ve büyük yapımcılar ayakta kalabilecek. Küçükleri biraz kendini rolantiye alacak. Yurt dışı satış garantili işler belki devam edecek. Bir dizi 5 bölümde bitiyorsa zaten artık ne kanal için ne yapımcı için bir şey yok demektir” ifadelerini kullandı.
‘BU KRİZ İLERİDE DAHA KALİTELİ İŞLERİN HAYATA GEÇECEĞİ BİR ŞEY DE OLABİLİR’
Eğmir sözlerine şöyle devam etti:
“Ben sektörümüzün öleceğini düşünmüyorum. Bu durum belki bazı insanların kaşelerinin biraz daha makul hale gelmesini sağlar. Çünkü bazı oyuncuların kaşeleri çok arttı. Yakıt dediğimiz şey vardır ya, benzin mesela. O yakıt dediğimiz şey çok küçük gibi gözükür ama yakıtıydı, yemeğiydi, karavanıydı, servisiydi, ulaşımıydı, kiralık araçlarıydı, hepsi bir kalem ve o kadar büyük bir kısmını kaplar ki aslında maliyetlerin. Kalemler çok büyük, her şey çok arttı. Ama bu artış enflasyon oranında ekiplere yansımadı tabii ki. Ekiplerin zam oranları enflasyonun altında kaldı, evet.
Ama ben umutsuz değilim. Yani sonuçta neleri atlattı bu sektör… Her zaman, Covid’de bile çalıştık biz. Yani eğlence sektörü özellikle insanların tek eğlencesi televizyon, bir şekilde ayakta kalacaktır. Daha uyguna yapmaya çalışacaklar, daha ucuz oyuncularla belki çalışacaklar. Ama ben ileriki süreçte kötü bir sonuç olacağını düşünmüyorum şahsen. Bir kriz var gibi gözüküyor. Bence bu kriz ileride daha kaliteli işlerin hayata geçeceği, daha az işlerin hayata geçeceği bir şey de olabilir diye düşünüyorum.